Konsey’in toplanmasına daha uzun süre vardı ancak ben acil bir şekilde konseyi toplamıştım çünkü Poseidon’un verdiği haber ile içime büyük bir korku düşmüştü. Tanrı ve Tanrıçalar birer ikişer konseye geliyorlardı. Hermes tam da düşündüğüm gibi hepsinden önce geldi ve tahtına oturdu. Daha sonra onun arkasından Apollon geldi. Hemen onun arkasından Afrodit ve Ares el ele geldiler ve tahtlarına oturdular. Daha
sonra kalan tanrı ve tanrıçalar da geldiler, Athena hariç. Athena her zamanki gibi tam zamanında gelecekti. Bir süre sonra tam konsey zamanında Athena geldi, her zamanki dakikliğiyle. Hades’i de anormal bir
şekilde buraya çağırmıştım. Ona Poseidon ile birlikte gitmesini, Poseidon’un dediğinden iyice emin olduktan sonra buraya gelmesini söylemiştim. Konsey’in başlamasından bir süre sonra Hades ve Poseidon
geldiler. Hemen yanıma doğru ilerlediler. Poseidon konuşmaya başladı. ''Kardeşim,
korktuğumuz gerçek oldu. Kronos kendi bedeninde yeniden canlanmış, annesi Gaia’yı arıyor. Titanları da etrafına toplamakta ve en kötüsü ise… Uranos serbest kalmış!'' Ne, önceki dedikleri mümkün olabilirdi fakat son dediği şey imkânsızdı. ''Ne dediğinin farkında mısın Poseidon? Uranos’u kim serbest bırakmak ister ki? Belki Kronos onun parçalarını almış ve bir yere saklamıştır?'' Hades Poseidon’un sözünü kesti. ''Poseidon haklı. Uranos serbest ve Kronos da birkaç güne annesi Gaia’yı bulur.
Bunun kanıtı ise Othrys dağında kimse göğü taşımıyor. Bu Uranos’un geri geldiğinin işareti. Evet, şimdi o ihtiyarı bırakalım. O bizim için bir sorun değil. Asıl Kronos’u ve yeniden kurmakta olduğu ordusunu ne
yapacağız, onu söyle?''
Konsey’deki diğer tanrılar Hades’in son konuşmasını bağırarak yapması yüzünden her şeyi duydu.
Birden Konsey’de bir uğultu oldu. Ares yeni bir savaş yaklaştığı için gülümsüyordu, Afrodit savaştan nefret ettiği için ağlayacak gibi olmuştu. Athena ise düşünceliydi, bu son olanlar onun bütün planlarını
alt üst etmişti sanırım. Artemis ve Apollon yaylarını kontrol ettiler. ''Sessizlik!'' diye bağırmamla herkes sustu ve yerine oturdu. ''Tanrı ve Tanrıçalar, bu son olanlar gerçekten çok kötü, biliyorum. Hele Kronos’un kısa bir süre içinde Gaia’yı bulacak olması. Fakat onları bir kez yenmiştik, melezlerin yardımıyla. Bu sefer de onlara güvenmek zorundayız.'' Athena derin bir of çekti. Melezlere güvenmiyordu. ''Baba, melezler bir kez bize yardımcı oldular. Bunu kabul ediyorum ama bu
sefer Kronos kendi bedeninde bu yüzden tamamen onlara güvenemeyiz. Melezleri aktif bir savaşta kullanmak pek de işimize yaramayabilir…'' Athena yine saçmalıyordu. ''Sus, Athena! Bizi daha önce kurtardılar, şimdi de kurtaracaklar. Bundan eminim. Şu ana kadar bizi hiç hayal kırıklığına uğratmadılar, şimdi de uğratmayacaklar!'' Athena gerçekten sinirlenmiş gibi gözüküyordu. Ares de Athena’nın sinirlenmesi hoşuna gitmiş olacaktı ki gülümsüyordu.Athena hışımla tahtından kalkıp, ''Madem dediklerim dikkate alınmıyor, ben de giderim!''deyip Konsey’den ayrıldı. Onun eksikliği bizim için çok kötü bir durumdu. Onunla konseyden sonra konuşabilirdim. Bu sırada Ares söz aldı.''Kronos ve Titanlar bizim için çok büyük bir sorun değiller. Bir baskınla onlar güçlenmeden hepsini yok edebiliriz…'' Ares mantıklı konuşuyordu, ilk kez, fakat yine de bunu uygulayacak kadar güçlü değildik. Kronos, babam, tek başına bile birçoğumuzdan kuvvetliydi. Şimdi Poseidon ve Hades’in getirdiği habere göre Atlas da serbest kalmış olmalıydı. Hyperion ve Prometheus da orada olmalıydı. Prometheus oraya saldıracağımızı görebilirdi ve hazırlık yapabilirlerdi. Bu sefer de büyük bir bozguna uğrayabilir ve savaşın
başlamadan bitmesine neden olabilirdik. Şimdilik en iyi şey savunmada kalmak gibi gözüküyordu. ''Ares, dediğin her ne kadarmantıklı olsa da şimdilik savunmada kalmalıyız. Hazırlıksız yakalayalım derken, hazırlıksız yakalanabiliriz. Bu da tam bir bozguna neden olur ve bir daha toparlanamayız. Şimdilik onların yapacağı herhangi bir saldırı için hazırlık yapsak daha iyi olur diye düşünüyorum. Konsey de bu kararımı onaylıyor mu?'' Konsey’de bir göz gezdirdim. Ares’in dışında tüm Tanrı ve Tanrıçalar kararımı onaylıyordu. Ares ise gerçekten verdiğim karara sinirlenmiş gibi görünüyordu. Ondan ne bekleyebilirdim ki, savaşmak istiyordu doğal olarak. ''Karar verilmiştir. Bir dahaki toplantıya kadar herkes hazırlık yapsın. O zaman kadar herkes serbesttir.' Tanrı ve Tanrıçalar konseyden ayrıldılar. Ben sadece Poseidon ve Hades’in kalmasını istemiştim. Onlar ile özel bir şey konuşmam gerekiyordu. ''Kardeşlerim, sizden özel bir isteğim olacak. Poseidon sen Titanlar hakkında bilgi topla, onların neler yaptığını bilmeliyiz. Hades sen ise Gaia’yı takip et. Yer altı’nda yaşadığın için Gaia’nın uyanıp uyanmadığından haberdar olabilirsin. Ben ise Uranos’u takip edeceğim. Eğer anlatılanlar doğruysa büyükbabamız yakında göğe sarayını dikecektir.'' Hades ve Poseidon başlarını onaylar bir biçimde salladılar ve hızla Olimpos’dan ayrıldılar. Gerçekten çok zor durumdaydık. Kronos ordusunu hızla topluyordu ve bunun üstüne Gaia uyanmak üzereydi. Uranos ise kayıplara karışmıştı. Onu
bulmalı ve desteğini almalıydık yoksa Gaia’nın gazabıyla karşı karşıya kalabilirdik…
(Kurgu için Uranos'a teşekkürler....)
Salı Tem. 10, 2012 11:09 am tarafından 
Konu: Kurgu 1 - Sonun Başlangıçı 
